Hayalperestler İçin 5 Studio Ghibli Filmi Önerisi
Studio Ghibli filmlerinin en öne çıkan özelliklerinden biri olağan üstü olmasıdır. Uçan adalar, dev bebekler, yürüyen şatolar ve anime stilinin birleşimini gördüğümüzde usta Miyazaki’nin adı hemen akla gelir. Fakat Ghibli filmlerini diğer bütün animasyon filmlerden ayıran özelliği, en fantastik filmlerinin bile gerçeklik hissi vermesidir. Bunu, sihri gerçek dünyanın içine yerleştirmek yerine masal ve gerçekliği harmanlayarak sağlıyorlar. Filmler hayal ve gerçeğin tam ortasında durarak gerçeklik algınızı yerle bir ediyor. Bu yazımda Studio Ghibli sihrinin en üst seviyede olduğu 5 filmi listeledim. Şimdiden iyi seyirler.
Fragmanlara resimlere tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Howl’s Moving Castle (2004)
Filmde kendi halinde sıradan bir kız olan Sophie bir lanet yüzünden yaşlı bir kadına dönüşüyor. Lanetten kurtulmak için büyücü Howl’dan yardım istiyor. Fakat çıktığı serüvende kendi sorunlarından çok başkalarının sorunlarına çözüm arıyor. Filmin başında karakterler iyi kötü, güzel çirkin gibi zıtlıkların tek bir ucunda gözükseler de, film ilerledikçe insan olan yönleri ortaya çıkıyor ve kendi iç dengelerini buluyorlar. Film karmaşık ama sürükleyici bir şeklinde kurgulanmış. Müthiş detayları ve canlı doğa manzaralarıyla tam bir görsel şölen. Ayrıca Howl’s Moving Castle son derece başarılı sountrackleriyle etkisini katlamayı başarıyor.
Kalp ağır bir yüktür. -Sophie Hatter
Spirited Away (2002)
Chihiro adındaki küçük bir kız, domuza dönüşen anne ve babasını kurtarmaya çalışıyor ve bu süre zarfında yaşadıklarıyla erginleşip kendini aşıyor. Dünya çapında 57 ödülü olan kendini kanıtlamış bir film. Kişinin yetişkinliğe erişirken kendini kaybetme ve tekrar bulma serüvenini metaforlaştırarak anlatıyor. Miyazaki, her şeyin bir ruhu olduğunu, bu nedenle her şeye hak ettiği değeri vermek gerektiğini söyleyerek filmin mesajını özetliyor. Karakter tasarımları çok başarılı. Filmdeki fantastik karakterlerin her biri ayrı bir şaheser.
Princess Mononoke (1997)
Maden çıkarmak için ormanları yok eden insanlarla, yok edilen ormanda nefretle büyüyen hayvanların ve ormanın ruhunun savaşı anlatılıyor. Olay akışında birbirine karşı düşen karaketerler dengeli bir şekilde anlatılmış, iki taraf da saf iyi ya da kötü değil. Simgesel bir dil kullandığından daha çok yetişkinlere hitap ediyor. Film kötü bir sonla bitmese de verdiği ağır mesaj içinize taş gibi oturacak.
Hayat çok acı, çok zor. Dünya lanetli. Ama yaşamak için bir sebep bulmak gerek. -Osa
Ponyo (2008)
Ponyo, orijinal adıyla Gake no ue no Ponyo, Küçük Deniz Kızı hikayesinin Japon mitoloji ögeleriyle harmanlanmasıyla oluşturulmuş. Netflix’in “iyi hissettiren” kategorisindeki yerini sonuna kadar hak eden, aile film geceleri için aranan film. Özetle, başta ufak bir japon balığı olan Ponyo, 5 yaşındaki Sosuke’yle tanışıyor. Aralarındaki bağ öylesine güçleniyor ki Ponyo denize dönmek yerine bir insana dönüşüp Sosuke’yle birlikte yaşamak istiyor.
Sevgi temasını bu filmde iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Ana karakterler Sosuke ve Ponyo’nun güçlü bağı kıskanılmayacak gibi değil! Studio Ghibli tarihinin en sevimli karakterleri bu filmde. Olay örgüsü basit bir şekilde işlenmiş. Karakterlerin hisleri vücut dilleri aracılığıyla dışa vurulmuş. Bunun yanında doğa olayları filmin kurgusunda önemli bir yere sahip.
Pom Poko (1994)
Kılık değiştirme güçleri olan rakun topluluğu, şehirlerin fazla gelişmesi sebebiyle ormandaki yerlerinden oluyor ve insanlara karşı bir mücadeleye giriyor. Pom Poko nedenini anlayamadığım bir şekilde bu listedeki diğer filmler kadar popüler değil. Rakunların gözünden anlatılan bu film izleyen herkesi insan olmaktan utandırıyor. İnsanların aldığı sorumsuz kararlar karşısında doğanın ve vahşi yaşamın çaresizliği çok güzel anlatılmış. Filmde kara mizah öyle bir ustalıkla kullanılmış ki, kahkahalarka güldüğünüz sahneler hemen sonrasında sizi düşüncelere boğuyor. İzleyenlerin çevreye bakış açısını tamamen değiştirecek bir film.
Bu filmin +18 olduğunu belirtmeden geçmek istemiyorum, anime olması sizi kandırmasın.
